Taşların ışığı yansıtırken aldıkları büyüleyici görünüm, insanların ilgisini her zaman çeker. Taşların içinden geçen ışık kırılmaya uğramadığı zaman, kuvars kristali gibi şeffaflaşır. Eğer ışık dalgaları taş tarafından emilirse, renkler ortaya çıkar ve taş yarı şeffaf ya da mat bir görünüm alır. Işık dalgalarının bir kısmını geçiren taşların görünümleri yarı şeffaftır. Aytaşı ve akiği bu tür taşlara örnek olarak verebiliriz. Mavi akik ve lapis gibi mat görünümlü taşlar ise ışığın geçmesine izin vermezler.
Değerli taşların çoğu kuvars ailesinin diğer üyeleri gibi çeşitli renklere sahiptir. Örneğin şeffaf kuvars kristali, demirle olan çok kısa süreli bir teması sonucunda bile ametist taşının koyu mor rengini alır. Ancak yakut gibi taşların renkleri doğal ve katkısızdır.
Bazı taşalr sıcaklıkları arttığı zamanlarda renk değiştirirler. Örneğin; ametist, yüz derecenin üzerinde kırmızımsı sarı bir kuvarsa dönüşür. Sitrin kuvarsların çoğu sıcaklık etkisinde kalmış ametistlerdir. Koyu yeşil turmalin ısıtıldığında açık yeşil bir renk alır. Koyu mavi akuamarin ısıtılarak genellikle yeşil ya da sarı zümrüt olarak değerlendirilir.
Taşların yapay olarak ısıtılmaları çoğu zaman olumsuz karşılanır. Değerli bir taşın rengi onu oluşturan ana rengin tonuna ve yoğunluğuna bağlı olarak belirir. Eski çağlarda en gözde oalnlar kırmızı, yeşil ve mavinin değişik tonundakiler ile, renkleri daha koyu ve yoğun olan taşlardır. Koyu renkli taşlar renklerinin hafiflemesi istenmediği için kalın kesilir ve kesim yüzünden açık renkli olanlara tercih edilir.
