İlk Taşlar: Gözle görülen tüm Taşlar, Kayalar ve Toprak sanki ebedi zamandan beridir varmış gibi görünmelerine rağmen aslında öyle değillerdir. Taşların oluşumu, değişimi ve dönüşüm süreçleri oldukça büyük ve geniş zaman dilimlerinde gerçekleşmesinden dolayı insanoğlunun bu süreci gözlemleme gibi bir durumu söz konusu değildi. Yaşamda geçen her saniye ile yer altında sıcak ve akıcı kayalar hareketli olduğundan (magma) yeni mineraller sürekli oluşmaktadır. Magma yüzeye çıktığı anda katılaşır ve soğur. Bu magmetik hareketlerden oluşan taş ve kristallere “primer mineraller” ismi verilmektedir. Bu taşlar ilk oluşum taşlarındandır. Bu mineraller: Ametist, Akuamarin, Dağ kristali, Sitrin, Fluorit, Aytaşıi Kuvars ve Topaz.
İkinci Taşlar: Havasal koşulların sonucu oluşabilen (Don, Sıcaklık, Rüzgar, Su) yani yeniden şekillendirilen ve aşınan taşlardır. Bu mineral türü geçmişten gelmekte olan bilirlenebilmeleri ve damgalanmaları keşfetmeye onları bir çözüme ulaştırmamız da bize yardımcıdırlar. İkinci mineraller şöyledir: Aragonit, Azurit, Kalsit, Malakit, Firuze, Çeşitli opeller ve kehribarlardır.
Üçüncü Taşlar: Taşların etrafındaki kitlelerin basıncı ve yerin içerisindeki ısılar derinlemesine değişim ve dönüşüme neden olmaktadır. Mineralojide bu değişikliklere “Metamorfoz” denilmektedir. Üçüncü mineraller: Elmas, Granit, Yeşim, Lapis, Lazuli, Yakut, Safir, ve Zümrüt.